Kazakistan ve Sincan Uygur Özerk Bölgesindendeki Uygur kavimlerin müzik sanatları arasındaki benzerlikler ve farklılıklar
Bilindiği gibi Uygurların müzik sanatı birçok bin yıllık tarihin derinliklerinden gelmektedir. Bunun için bu sanatın, kendi özgünlüğünü koruyarak geliştiğini ve oluştuğunu, net ustalık yüzlere sahip olduğunu, kendi icracı okuluna sahip olduğunu söylemek yalnış olmaz.
Elimizdeki verilere dayanarak Uygurların müzik kültürünün temelinin geçen yüzyılın VII asrında, Sui Hanedanı döneminde “Suişu” (“Sui Hanedanı Tarihi”) eserinde atıldığını söyleyebiliriz.
Kazakistan’daki Uygur müzik kültürünin özelliği, Sincan Bölgesindeki gibi, müzik aletlerinin çeşitliği, motiflerin karmaşıklığıdır. Bizim günlerimizde bile bu halkın hiçbir adedi, hiçbir şiir akşamı popüler müzik aletleri ve onların eşitliği olmadan geçmiyor. Yani hemen hemen hiçbir eylem müziksiz geçmiyor. Bu tür akşamlara profesyonel ustalar ile birlikte amatör müzisyenler bile davet edilmektedir. Ezgiler ve türküler bu halkın geleneklerinde bibirinden ayrılmıyorlar.
Sovyet döneminin büyük bilgini, Orta Asya ve yabancı Döğu ülkeleri müziklerinin araştırmacısı V.M.Belyaev kendi “Türkmenlerin müziği” adlı çalışmasında Uygur müziğini “Orta Asya ahenginin başlangıçlarından biri” olarak niteledi [1, 32]. Özbek, Tacik, Azerilerde olduğu gibi Uygur kültürünün halk ve halk-profesyonel yönleri sanat türleri olarak farklıdırlar. Bu yönlerin her ikisi de daha eski zamanlarda zirveye ulaşmıştır. Ve halk, yani amatör müzik, genel olarak kırsal yörelerde gelişirken (yaşam adı “dekhan”), halk-profesyonel müzüğinin kültürel ve içerik kısmı ortaçağ kültürüne kadar inen şehirlerde gelişmiştir. Aslında, halk-profesyonel müzik gelenekleri halk sanatını genel olarak etkileyerek bizim günlerimize kadar değişmemiş şekilde gelmiştir. Bunda iyi hafızayi ve halkın adet ve geleneklerinin korunması ile ilgili sağlam tutumu görebiliyoruz.
Genel olarak Uygur türküleri hala mahsus araştırılmayan bir konu olan güncel bir meseledir. Birçok derlemelerde rastlanan pek çok eksikliklerin bu konunun az araştırıldığınan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu derlemelerde türkülerin sadece dış kalıbı gösterilmiştir. Derlemelere genellikle “biçimsel” olarak, hafif bir istihfafla incelenen, sadece türlerine göre sınıflandırılmış türküler dahil edilmiştir; ama bu türküler ne sistemleştirilmiştir ne de onların ses yükseklikleri dikkate alınmıştır. Ama bu konuyu gelecek kuşakların takdirine bırakalım...
Halk-profesyonel sanat ile folklorun ilişkileri, onların etkileşimi şimdi de müzikologlar için güncel bir konudur. Bu halk kültürünün çeşidi kendi yaşayış janr çeşitlerini, türkü ve oyun sistemini oluşturmuştur. Folklor örnekleri ise babalardan çocuklara, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılmıştır [2, 17]. Bu kadar geniş bir konunun küçük bir makalede yansıtılması imkansızdır. Ama biz müzik folklorunun bazı konuları hakkında, ayrıca müzik aletleri hakkında bahsedilmesinin doğru olacağını düşündük.
Uygur müzik kültürü, geleneklerin sanatsal çeşitlerini ve enstrümantal icra sanatının öğretim yöntemlerini oluşturmuştur. Bilgin, müzikolog Tamara Alibakiyeva söylediği gibi – karmaşıklıkları, güzellikleri ile ayrılan bu çeşitler arasında “Muqamlar” kendi mana ve anlamı, derli toplu niteliği ile gelişmiş bir sanat çeşidi olarak tanınmayı haketmişlerdir. Uygur türkülerinin esas özelliği – her halde halkın karakterinin, adetlerinin göstermesindedir. Çünkü bu sanat çeşidi sıkı bir şekilde halkın yaşamı, iç manevi dünyası ile bağlıdır. Halkın müzik ile bağlantısını ıralayan kalitelerden biri, halkın ezgi ile aktaramayan duyguların oyunda ifade etmesidir.
Müzik aletlerinin eşitliğinde icra edilen yerel türküler ayrı bir dikkate değer. Hem Sincan Uygur Özerk Bölgesinde, hem Kazakistan’da eşlik etmek için en sık kullanılan müzik aleti “Tambir”dir. Bu müzik aleti halk icracıları arasında “esas alet” olarak tanınmakta ve saygı görmektedir. Bundan başka Uygur halk türkülerine eşitlik etmek için Ravap, Gicak ve Dutar gibi müzik altleri kullanılmaktadır. Dutar – yaygın ve halk arasında sıkça kullanılan müzik aletidir.
Kazakistan Uygurları sanatında halk-profesyonel doğaçlamacı şarkıcıların yaratıcılığı ayrı bir yer almaktadır. Basit halk ezgileri bile bu sanat eylemcileri tarafından büyük eylemlerde icra edildiklerinde, bazen değişiyor ve karmaşık oluyorlar. Doğaçlamacı istidadı ve müzik folklorunun geleneklerini derin şekilde inceleyen halk-profesyonel şarkıcılar halk arasında geniş ölçüde yayılmış türküleri bile profesyonel seviyeye kadar çıkartabiliyorlar. Bu, kısa müzikal parçaların çeşitli tekrarlamaları, ritmik bileşiminin karmaşıklaştırılması, şarkı satırları arasına daha da karmaşık satırların dahil edilmesi ile elde edinmektedir. Sonuç olarak ezgi bileşimi birkaç “unsura”, veya başka bir değişle birkaç “parçaya” ayrılıyor.
Bizim memleketimizdeki Uygurların müzik sanatında eskiden beri toplu icra türleri oluşmuştur. Bu doğrudan doğruya icra edilen sanat eserinin türü ile bağlıdır. Müzik topluluklarında yukarında bahsedilen müzik aletlerinden başka “Çang” aletini de görebilirsiniz, seyrek kıllanılan müzik aletleri arasında ise – “Kalun” aleti. “Satar” profesyonel müzisyenlerin aleti olarak tanınmaktadır. Çünkü bu müzik aleti kendi güzelliğini ancak en yüksek ustalığa sahip olan hünerli müzisyenlerin ellerinde gösteriyor.
Uygur müziğini teoretik yönden tahlil eden bilimsel yapıt pratik olarak yoktur, hem mevcut olanlar genel olarak Çince, Arapça, İngilizce, Almanca, Türkçe yazılmıştır. Geleneksel Uygur kültürü birçok müzik araştırmacılarının ilgisini çekmiştir. Bunların arasında V. Belyaev, T. Vızgo, K. Kojamiyarov, R. Haşimov, T. Alibakiyeva, A. Burhanov, S. Kibirova, R. Hasanov gibi ünlü müzikologlar var. Onların bilimsel yapıtları, yani şimdi etnik müzikte kullanılan yöntemleri, Uygur halkı müzik aletlerinin daha geniş bir şekilde incelenmesini ve karşılıştırmalı tahlilin yapılmasını mümkün kılmışlardır. Bu bağlamda müzik aletlerini onların yapıldığı malzemeye göre gruplayarak ve Çin sınıflandırmasını (metal, ağaç, taş, deri, ipek vs.) kullanarak tahlil etmek ve incelemek daha uygundur
Uygur bilgini Abduşükür Muhammat İmin kendi “Tang Dönemi Sincan’ın türkü-oyun sanatı” adlı kitabında müzik bölümü verilerine dayanarak VI. asrın ikinci yarısında Sucup adlı Kuçan müzisyen-şarkıcısı ve çekme icracısının Çinde geniş bir yaygınlık kazanan beş taran ve yedi kademeli ses dizisini oluşturduğunu yazmıştı[1].
Müzik kültürünün Erken Dönem Ortaçağdaki yüksek gelişimi Orta Asya’da müzik teorisinin başlangıç aşamasının oluşmasına neden oldu. Sucup’un teoretik sistemi Uygur müzik gelişiminin bir esası oldu.
İbn-i Sina’nın XI. asırdaki sistemine göre müzik aletleri telli alteletere, nefesli aletlere ve vurgulu aletlere ayrılıyordu. Müzik alanındaki bilginlerin düşüncesine göre ise V.Mahillon’un sınıflandırılması daha etkindir. Bundan dolayı bu genel sınıflandırmadır. Bilgili aletler uzmanı V. Mahillon müzik aletinin çıkardığı sesin aletin ana özelliği olduğunu sayıyordu. Ama bu bile dünyadaki bütün müzik aletlerini tamamen sınıflandırmak için bir esas değildir. Buna dayanarak E. M. Hornbostel ve C. Sachs sınıflandırılması meydana gelmiştir. Bunlar: idiofonlar – ses müzik aletinin yapımına bağlı, membranofonlar – gerilmiş membrana bağlı, hordofonlar – ana tele bağlı, aerofonlar – havaya bağlı [4, 13].
Yukarıda belirtilen müzik aletleri hem tek başına kullanılıyor, hem eşlik edilirken, hem müzik toplulukların icrasında.
Milli Uygur müzik aletlerinin büyük kısmını hordafonlar oluşturmaktadır. Onların çeşitleri, şekilleri, yapıları (basit ve kombine) ve çıkardıkları sesler kendi özellikleri ve çeşitlilikleriyle şaşırtıyor.
Hordafonlar sık sık sadece Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Uygurlarda veya Orta Asya’da yaşayan Uygurlarda değil, başka Doğu ülkelerinde de rastlanmaktadır. Ama karşılaştırma sürecinde bazi müzik aletlerinin benzerlikleri ve ayrılıklıkları açıkça farkedilebiliyor. Bu özellikler halkın gelenekleri, yaşadıkları yerlerle bağlıdır. Bazen ayrılıklar yer ile gök arasındaki gibidir. Tellerin sayısı ve adları – aynıdır. Bizim düşündüğümüze göre farkl sadece dış görünüş ve yapım usulünde değil, icrada da, yani repertuvar ve düşünme usulünde de olabilir.
Müzikte Uygur halkının özünü ifade edebilecek müzik aletlerinin özellikleri bunlardır. Kendi motifleriyle ayrılan, kendi ayırdedici özelliklerini koruyan müzik aletleri, hem Kazakistan Uygurlarında, hem Sincan Uygur Özer Bölgesi Uygurlarında, hem Yakın Doğu ve Orta Asya’da büyük gelişim imkanlara sahip olan aletler olarak tanınmayı haketmişlerdir. Etnik kültürünün gelişimi yanısıra Uygur halkının ünlendirilmesine katkıda bulunan bir alanlardan biri müzik sanatı ve milli müzik aletleridir.
[1]Интервью м. иск. Домуллаевой Х.И. с Главным дирижером уйгурского театра, Академиком МАИ Азатом Бурхановым.
Domullayeva H.İ. Sanatlar Bilimi Masteri,
M.O. Avezov Edebiyat ve Sanat Enstitüsü
Kullanılan kaynaklar:
- S. Kibirova. “Geleneksel kültürde Uygur müzik aletleri” Özeti. – Leningrad, 1989. – 24 s.
- Müzikbilim. / Doktora öğrencileri ve adaylar makalelerinin derlemesi Sayı V. – Almatı: Kazakistan SSC Bakanlar Kurulu Yayın İşlerinden Devlet Komitesi Baş Basın Sanayisi, 1971. – 223 s.
- G. Zaynavdinov tarafından yazılmış Uygur halk / Derleyen Raziyeva N.T., Şklovskaya A.S., Autova G. – Almatı: Ğılım, 1993. – 60 c. (5. sayfa).
- Domullayeva H.. tez (master) “Çağdaş Sincan Uygur Özerk Bölgesinin telli müzük aletleri (hordofonlar)”. Almatı: 2010. – 81 s.